Demiryolculuk Bu İşi Sevmektir

demiryolu anilari demiryolcunun dilinden ancak demiryolcu anlar
demiryolu anilari demiryolcunun dilinden ancak demiryolcu anlar

Bugün her mesleğin kültürel bir tanımlaması var ve o mesleğin mensupları kendilerini bu tanımlama içerisinde rahatlıkla ifade edebiliyorlar oysa TCDD çalışanlarının yeni yüzüyle demiryolculuk kültürü konusunda kendilerini tanımlayabilmekte zorluk çekiyorlar.. Mesela öğretmen, asker, doktor gibi devletin değişik sektöründe görev yapanlar kendilerini hem Milli eğitim çalışanı/öğretmen, TSK çalışanı, asker, Sağlık çalışanı/doktor gibi ifade edebiliyorken Demiryolcular ulaşım kolu/demiryolcu nitelemesinin kavram olarak neyi ifade ettiği konusunda tereddüt çekiyorlar..

Cumhuriyetin ilk yıllarından 1960’lı yıllara kadar demiryolcu olmak gurur verici bir şeymiş ve toplumda da oldukça saygın bir meslekmiş. Topluma örnek olma konusunda devletin önde gelen bir koluymuş demiryolcular, köylüsü de kentlisi de demiryolculara özenir ve günün birinde oğlunun bir demiryolcu olmasını kızının da bir demiryolcuyla evlenmesini istermiş… Ancak 1960’lardan sonra demiryollarının kendi kaderine terkedilmesiyle beraber demiryolculuk mesleği de zaman içerisinde oldukça aşınmış, yozlaşmış ve bugün için pek de tercih edilmeyen sadece bir ekmek kapısı olarak görülen yer haline dönüşmüş!.. Özellikle 1985 sonrası sözleşmeli personel uygulamasına geçilmesiyle beraber kurum içerisinde mesleki etik açısında çok hızlı bir yozlaşma başladı ; çalışanlar arasında hem ünvan dağılımı hem de ücretlerin ünvanlar arasında adaletli dağılımı oldukça bozuldu ve devletimizin en büyük hastalığı olan siyasi kayırmacılık TCDD ve çalışanlarını da teslim aldı.. Böyle olunca da kendisini haksızlığa uğramış sayan birçok personel işlerine küstüler ve demiryolculuktan soğudular..

Son birkaç yıldır ülkemizde de adı halen netleştirilememiş ve çalışanların tümü tarafından kabul görmemiş olan demiryolcular günü kutlanıyor olsa da  demiryolcu kimdir sorusunun cevabı üzerinde maalesef mutlak bir mutabakat sağlanamamış olması oldukça üzücüdür. Bunun en büyük nedeni ise TCDD’nin klasik yapısı ve ünvanlarda son dönemlerde yoğun bir değişikliğe gidilmesi ana omurgayı oluşturan faal çalışan sayısı hızla düşerken yan görevlerde çalışan güvenlik görevlisi gibi ünvanların çoğalmasıdır. Ayrıca demiryolculuk mesleğini çocuk yaşlarda benimseyerek sürdüren ve TCDD’nin tren işletmeciliği işini yürüten personelini yetiştiren TCDD Meslek Lisesi’nin 10 yıldır kapalı olması ve eski mezunların da hızlı bir şekilde emekli oluyor olmaları önemli bir etkendir.
Demiryolculuk kimliğinin tam benimsenip oturamıyor olmasının  en büyük nedeni de yine son 10 yıl içerisindeki hızlı dernekleşme ve sendikalaşmadır. Sivil toplum örgütlerinin çoğalmasına bir itiraz yok ancak aynı kurum çalışanları arasında gereksiz yere 5-6 sendika birden açılması ve bunların birbirine üye toplama ve sendikal eylemler konusunda rakip ve muhalif olmaları nedeniyle bu farklı tutumlar anı şekilde çalışanlara da yansımakta ve ortak kimlik yerine bağlı bulunulan sendika yada derneğin kimliği ön plana geçmektedir..

Son birkaç yıl içerisinde ise TCDD’nin özellikle hızlı tren işletmeciliğine geçme çalışmalarına başlamasıyla beraber demiryollarımızın klasik yüzü tamamen değişmeye başlamış ve bu yenileşme hareketine çalışanların adapte olmasında yaşanan zorluklar nedeniyle demiryolculuk kültürü hızlı bir değişim sürecine girmiştir. Yeni işletmecilik sistemiyle beraber birçok eski ünvanlar sistem dışı kalırken bunların yerine yeni çalışma sistemleri yapılandırılmıştır. Bu durumda demiryolculuk kültürünün rahatlıkla tanımlanabilmesi açısından olumsuz bir sonuç yaratmaktadır, ancak buna karşın son birkaç senedir kurumsal kimlik çalışmalarının hızlanması ve işyerleri ve ekipmanların şablonize ediliyor olması bu olumsuzlukların giderilmesi yönünde güzel adımlardır..

Demiryolcu kimliğinin net olarak belirginleştirilmesi bu mesleğin ve kültürün sağlıklı yaşatılabilmesi açısından oldukça önemlidir ve bu konuda da yine çalışanlar ve çalışanların bağlı bulunduğu örgütler çaba sarf etmelidirler.

Demiryolu çalışanları kendi aralarında sen-ben kavgası yapmak yerine hem kurumlarının hem de mesleklerinin gerektirdiği toplumsal saygıyı kazanabilmek için gereği gibi çalışmak ve davranmak zorundadırlar. Hızlı tren işletmeciliğine geçilmesiyle beraber klasik yapının yerini modern anlayış alacak ve bu anlayış içerisinde demiryolculuk kültür ve kimliği de hakettiği yerde olacaktır..

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*