Demiryollarının Özelleştirmesi İddialarına Can CANKESEN’den yanıt

Demiryollarının Özelleştirmesi İddialarına Can CANKESEN’den yanıt
Mevlana’ya “Bu kadar okudun yazdın, ne bildin?” diye sormuşlar. O’da “Haddimi bildim!” demiş.

Yazıya niçin böyle bir giriş yaptım derseniz;

Son günlerde gerek sosyal medyada, gerekse yazılı ve görsel basında o kadar çok haddini bilmez çoğaldı ki! Bir yerde sabır taşı olsanız çatlar “Bu kadar da olmaz” dersiniz.

Özellikle Demiryollarında gündem bu aralar yoğun. Malum, “Demiryolu Serbestleştirilmesi Kanunu” gündemde. Sazı eline alan istediği ve işine geldiği gibi hem konuşuyor hem de “Kanun çıktıktan sonra” diye başlayan uzun cümleler kuruyor.

Bu uzun cümleler içerisinde umuda yönelik bir tek kelimeye rastlamanın imkânı yok.

Hak aşığı Yunus Emre’de şöyle der;

“Ehli diller arasında aradım, kıldım talep.

Her hüner makbul imiş, illa edep illa edep.

Sen doğru yolda ol da, varsın sanan eğri sansın,

Sen kendini bildiğin sürece doğru yoldasın…”

Edep, bir toplumda örf, adet ve kural halini almış iyi tutum ve davranışlar veya bunları kazandıran bilgi anlamında kullanılan terimdir.

İnsanı diğer canlılardan ayıran en belirgin özellik, akıl ve hayadır. Çünkü insan, ancak bu iki meziyetiyle güzel ahlak ve edep sahibi bir kişiliğe kavuşur.

Beşeri insan ilişkilerinde edep, akıl ve hayâ çok önemlidir diyelim ve devam edelim.

Demiryolu Serbestleştirilmesi Kanunu uzun yıllardan beri biz Demiryolcuların zihnini meşgul eden ve “Kanun çıktıktan sonra ne gibi gelişmeler olacak?” dedirten bir süreç.

“Bu sürece gelene kadar da sendikalar ve diğer STK’lar ne yapmış?” diye Demiryolcuların sorguladığı bir süreç.

Demiryolu Serbestleştirilmesi Kanunu toplam 14-15 maddeden oluşan bir metin. Ancak birkaç aydan bu yana yaptığımız teşkilat gezilerinde düzenlenen toplantı ve seminerlerde bir araya geldiğimiz Demiryolcu kardeşlerimize yönelttiğimiz soruların başında, “Çıkması muhtemel kanunun maddelerini okuyan kaç kişi var aranızda?” sorusunun cevabı karşılığında kanunu okuyan kardeşlerimizin sayılarının çok olmadığını ve genellikle kulaktan duyma sözlerle hareket edildiğini gördük.

Teşkilat gezilerimizde dikkatimizi çeken bir diğer husus ise, çalışanların, “Demiryolları özelleşecek, bizde havuza atılacakmışız” demeleriydi. “Kim söyledi?” veya “Kimden duydunuz?” diye sorduğumuzda aldığımız cevap “Geçen gün falan sendika veya STK’lardan biri gelmişti onlar söyledi” oldu.

“Peki, sizler inandınız mı bu sözlere?” dediğimizde, “Özelleşme Kanunu geliyor. Devlet bizi özel sektöre devredecek” gibi onlar tarafından inanmışlık belirten; Ancak karşılıklı yaptığımız istişare sonucunda rahatlayarak ikna olabilen ve bu konu ile ilgili olarak aydınlanan yüzlerce kardeşimizle bir araya geldik.

Bu gezilerde birçok ilde düzenlediğimiz toplantılarda kalabalık gruplarla çıkması muhtemel kanunun maddelerini birlikte okuyup yorumlama fırsatı bulduk. Gördük ki! Bu kanun taslağının hazırlanma ve meclise gelme sürecinde hem Sivil Toplum Örgütleri hem de TCDD Yönetimi çalışanlara gerekli açıklama ve aydınlatmayı yapmayı becerememiş. “Böyle bir düzenlemeye ne gerek var? Kanun ne için çıkarılıyor, ne getiriyor?” tarafı anlatılamamış. Bu durum sonucunda; Çalışanlar boyutundan bakıldığında, öncelikle kendini güvende hissetme, iş güvencesi ve aidiyet duygularının gelişmesine yardımcı olunmadığı gibi bir korku, tehdit ve baskı unsuru yaratılmasına ortam hazırlandığını gördük.

“Bu ne demektir?” derseniz! Kanun taslağı hazırlanma aşamasında ve bu güne gelene kadar ki sürecin nedeni, nasılı ve sonucu taraflarca iyi ifade edilmiş olsaydı, bugün geldiğimiz noktada, bazı çalışanlar da istişareden uzaklaşıp trenleri durdurmak yöntemi ile kendilerini ifade etme yoluna da başvurmazlardı diye düşünüyorum.

Ulaştırma Memur Sen olarak Demiryolu Serbestleştirilme Kanunu taslağı hazırlanma sürecini göreve geldiğimiz ilk günden bu yana değerlendirmeye çalıştık ve ne yapabiliriz sorusunu sürekli kendimize sormaktan vazgeçmedik. TCDD yönetimi ve Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı ile yaptığımız görüşmelerde biz çalışanların önemli konulardan biri olmazsa olmazımız İŞ GÜVENCESİ dokunulmazlığı olduğunu her platformda dile getirdik. Kanun sonrası hiçbir personelimizin kurum dışına gönderilmemesi ve tedirginlik yaşamaması için elimizden geleni yaptık.

Çalışanların rahatı ve huzuru yönünde kanun sonrası oluşacak yeni yapı içinde çalışanların iş güvencesine dokunulmaması sendikamızın çalışmalarıyla gerçekleşmiştir. TCDD Genel Müdürü ve Ulaştırma Bakanı, bu kanun sonrası kurulması muhtemel TCDD Taşımacılığına bağlı ortaklık olarak yapılandırılması sürecinde Ulaştırma Memur Sen’in çabalarını ve süreçteki rolünü bizzat ifade etmişlerdir.

Netice itibarıyla kanun çıktıktan sonra hiçbir demiryolu çalışanı, bazılarının dediği gibi havuza da atılmamış, iş güvencesini de kaybetmemiş olacaktır. TCDD’ye bağlı Tüdemsaş, Tülomsaş ve Tüvasaş çalışanları ne kadar iş güvencesine sahip ise yeni kurulacak olan TCDD taşımacılık çalışanları da o kadar güvencede olacaktır. Özellikle bunun bilinmesini isterim.

Kanun sonrasında özel sektörün kuşatma sağlayacağı, dış şirketlerin ülkemizi istila edeceği, halkın cezalandırılacağı, yüksek fiyatlarla taşımacılık yapılacağı, kölelik ve taşeronlaşma ile insan onurunun çiğneneceği, kazaların artacağı, geleceğimizin risk altında olduğu kelimelerini sarf edenler kendileri ne kadar inanmış ve çalışanları inandırmayı başarabilmişlerdir, onu da sormak lazım.

Günümüz dünyasında korku imparatorluğu yaratarak büyük işlere imza atmanın imkânı yoktur! Eski zamanlara nazaran iletişim artık çok daha kolaydır. Artık yapılan ve yapılması planlanan tüm işler toplumun gözü önünde cereyan etmektedir.

Bu cümleden olmak üzere;

“Madem bu kadar kötülük var bu işlerin içinde, yıllardır Ankara’yı mesken tutmuş sözde sendikacılık yapıyorsunuz. Geçitlerde bekçilerimiz vardı, şimdi neredeler? Biz göremiyoruz, siz görebiliyor musunuz?”

“Birçok yerde gişecilerimiz vardı. Şimdi birçok yerde özel sektör elemanları çalışıyor, gişecilerimiz nerede?”

“Evrak dağıtan, temizlik yapan, çay dağıtan, odacılık yapan çalışanları vardı TCDD’nin, onlardan haberiniz var mı? Neredeler?”

“Birçok yerde bakım onarım işlerini yapan elemanlarımız nerede, onları gördünüz mü?”

“Son on beş yıldan bu yana hatlarımızda üzerinde TCDD yazmayan 33 75 veya 23 75 numaralarıyla dolaşan üçüncü şahıs dediğimiz zatların ve şirketlerin vagonları dolaşıyor. Bayağı da iyi yük taşıyorlar, neredeyse taşımacılıkta % 40’a yaklaşmışlar. Bunlar kim, siz bunları tanıyor musunuz veya bu vagonların hatlarımızda uzun yıllardan beri dolaştığı, taşımacılık yaptıklarından haberiniz var mı?”

“Bunca yıldan bu yana siz sendikal faaliyetlerinizi nerede yaptınız da bunları görmediniz mi” diye adama sormazlar mı?

Elbette ki sorarlar!

Zira bugüne kadar sesi çıkmayan sizlerin bugün feryat ederek yazılı ve görsel medyada fırsat buldukça yıllardan bu yana ataletinizi, tembelliğinizi ve ayıbınızı örtmek adına ilk defa bu yıl yetki almış olan Ulaştırma Memur Sen’i işaret ederek hükümetin özelleştirme politikalarıyla uğraşmanızın yanı sıra bir de “Yandaş sendika var, onunla uğraşıyoruz” sözlerinize kim inanır? Şunu iyi bilin ki, ayıbınızın örtecek tarafı kalmadı, kimse size inanmıyor artık.

Yıllardan bu yana yetkili sendika sıfatıyla gezenleri tüm çalışanlar yetkisizleştirerek hesap sormaya başlamıştır. Yetki ayının geldiği şu günlerde binlerce üye farkı ile çalışanlar Ulaştırma Memur Sen’e destek verip “Çalışmadan üretirim” diyerek sürekli olarak tüketenlerin hesabını da kesmişlerdir.

Kanun taslağı yasalaştıktan sonra olması muhtemel gelişmeleri de hatırlatarak sözlerimizi sonlandıralım;

Çalışanların iş güvencesi korunmuş olup, kurulacak TCDD Taşımacılık TCDD’nin bağlı ortaklığı olacaktır. Demiryolu altyapı yatırımlarının devlet desteğinden mahrum bırakılmayacağı, yüksek hızlı tren altyapı ve ünitelerinin desteklenmesine devam edilecektir.

Trafik yönetimi TCDD’nin tekelinde kalmıştır. Kanun incelendiğinde TCDD’nin arazileri hiçbir kişi ve kuruma peşkeş çekilmemiştir. Trenlerin geçiş üstünlüğü, kamulaştırma yetkisi, iltisak hattı yapımı ve 49 yıllığına bedeli karşı taraftan son kuruşuna kadar alınmak şartıyla kiralama yetkisi, hemzemin geçitlerde yıllardır oluşan kazalarda düşülen ihtilaflar dahi kanun sonrasın da TCDD’nin elinin güçlenmesine vesile olacaktır.

Bunlar kanun içerisinde benim gördüklerim ve okuduklarım.

Ayrıca çalışanların emekliliği ile ilgili düzenleme de kanunda mevcut olup % 25,30 ve % 40 olarak planlanmıştır. Çalışanların bu teşvikten yararlanması bir fayda sağlamayacaktır. Çalışanların maaşları ile emekli maaşı arasında uçurum mevcuttur. Bu durumun yapacağımız toplu sözleşmelerde düzeltilmesi, yapılmadan alınan teşvikten faydalanmayı kar gibi gören çalışanlara da emekli olmamaları yönünde telkinlerde bulunuyoruz.

Saygıdeğer Demiryolcu kardeşlerim;

Yazdığım bu yazı ile süreç hakkında sizleri bilgilendirmek istedim. Sizleri sevgi saygı ve hürmetle selamlıyorum.

Kaynak : www.ulastirmamemursen.org.tr

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*